Murabıt Sanatının İncisi: Tlemcen Ulu Camii
Cezayir’in tarihi ve kültürel zenginliğiyle dolu şehri Tlemcen’in kalbinde, dışarıdan bakıldığında sade bir duruş sergileyen ancak içine girildiğinde ziyaretçisini adeta bir sanat ve mühendislik harikasıyla karşılayan bir yapı bulunur: Tlemcen Ulu Camii. Muvahhidlerin anıtsal gücünden farklı olarak, onlardan önceki Murabıtlar hanedanının incelikli ve son derece süslü sanat zevkini yansıtan bu eser, özellikle mihrabının önünü taçlandıran eşsiz kubbesiyle Batı İslam mimarisinin en önemli başyapıtlarından biri olarak kabul edilir.
Bir İmparatorluğun Sanat Mührü
Tlemcen Ulu Camii’nin tarihi, 11. ve 12. yüzyıllarda Kuzey Afrika ve Endülüs’e hükmeden büyük Berberi imparatorluğu Murabıtlar dönemine uzanır. Cami, ilk olarak Murabıtların kurucusu Yusuf ibn Taşfin döneminde, 1082 yılı civarında inşa edilmiştir. Ancak camiyi bugünkü şöhretine kavuşturan asıl eklemeler, oğlu ve halefi olan Sultan Ali ibn Yusuf tarafından 1136 yılında yapılmıştır. Sultan Ali ibn Yusuf, camiye o meşhur mihrabı ve üzerindeki, mimarlık tarihinde bir devrim niteliği taşıyan kubbeyi ekleterek, Murabıt sanatının gücünü ve zarafetini ebedileştirmiştir. Caminin bugünkü minaresi ise, daha sonraki Zayyaniler hanedanı döneminde, 13. yüzyılda eklenmiştir.
Mimaride Zarafet ve Mühendislik Dehası
Tlemcen Ulu Camii’nin mimarisi, Endülüs Emevi sanatının mirasını devralan ve onu daha da karmaşık ve süslü bir hale getiren Murabıt üslubunun zirvesidir.
Mihrap Önü Kubbesi: Caminin en olağanüstü ve en çok hayranlık uyandıran bölümü, mihrap nişinin hemen önündeki alana oturtulmuş olan kubbesidir. Bu kubbe, İslam mimarisinde mukarnas (yelpaze veya sarkıt bezeme) tekniğinin anıtsal bir mimari unsur olarak kullanıldığı bilinen en erken ve en karmaşık örneklerden biridir.
On iki ince nervür (kaburga), kubbenin iskeletini oluşturarak bir yıldız deseni çizer.
Bu nervürlerin arasındaki boşluklar, adeta bir dantel gibi işlenmiş, nefes kesici güzellikte alçı (stuko) mukarnaslarla doldurulmuştur.
Kubbenin yapısı, içeriye süzülen ışığı kırarak ve dağıtarak, mihrabın önünde uhrevi ve mistik bir atmosfer yaratır. Bu, sadece bir mimari başarı değil, aynı zamanda bir ışık mühendisliği dehasıdır.
Kemerlerin Oyunu: Caminin iç mekanı, Murabıt üslubunun imzası olan at nalı kemerler ve çok dilimli kemerlerin ritmik tekrarıyla şekillenir. Özellikle mihraba giden ana nefteki (sahın) iç içe geçmiş ve süslü kemerler, mekana derinlik ve görsel bir zenginlik katar.
Zarif Mihrap: Kubbenin altındaki mihrap nişi, yine son derece ince alçı oymaları ve zarif at nalı kemeriyle, caminin sanatsal odak noktasını oluşturur.
Mağrip Sanatındaki Yeri ve Önemi
Murabıt Sanatının Başyapıtı: Tlemcen Ulu Camii, Murabıtlar hanedanından günümüze ulaşan en iyi korunmuş ve sanatsal açıdan en önemli anıttır.
Mukarnas Sanatının Öncüsü: Mihrap önü kubbesi, mukarnas tekniğinin gelişiminde bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu teknik, daha sonra Mağrip, Endülüs, Mısır ve Selçuklu mimarisinin vazgeçilmez bir unsuru haline gelecektir.
Bir Ekolün Temsilcisi: Endülüs ve Kuzey Afrika İslam sanatının gelişim çizgisinde, Emevi zarafeti ile Muvahhid sadeliği arasında köprü kuran, son derece özgün ve etkili bir halkadır.
Tlemcen Ulu Camii, anıtsallığın her zaman devasa boyutlarda olmak zorunda olmadığını, bazen bir kubbenin içine sığdırılmış bir mühendislik ve sanat dehasının da bir imparatorluğun tüm gücünü ve zarafetini yansıtabileceğini gösteren eşsiz bir eserdir.
Konum
Tlemcen, Cezayir
İnşa Yılı
İlk inşası yaklaşık 1082. Bugünkü anıtsal halini ve meşhur kubbesini 1136'daki Murabıt (Almoravid) Sultanı Ali ibn Yusuf dönemindeki eklemelerle almıştır.
Mimar
Bilinmemektedir.
İlginç Bilgi
Mihrabın önündeki kubbesi, mukarnas (yelpaze veya sarkıt bezeme) tekniğinin anıtsal mimaride kullanıldığı en erken ve en karmaşık örneklerden biridir. On iki nervürlü bu kubbe, Batı İslam mimarisindeki kubbe sanatının bir başyapıtı olarak kabul edilir.
Ziyaret Saatleri
Cami, ibadete açık bir mekândır. Turistlerin ve gayrimüslimlerin iç mekanı ziyaret etme koşulları ve saatleri yerel adetlere göre değişebilmektedir. Ziyaretten önce yerel kaynaklardan bilgi alınması tavsiye edilir.