Gökyüzüne Mühürlenmiş Bir Deha: Mimar Sinan’ın “Ustalık Eseri” Selimiye Camii
Edirne’nin en hakim tepesinde, şehrin ve tüm Trakya’nın siluetini tek başına tanımlayan Selimiye Camii, sadece bir cami değil; insan zekasının, estetiğin ve inancın ulaşabileceği en son sınırdır. Mimar Sinan’ın 80 yaşını aştıktan sonra “ustalık eserim” diyerek imzasını attığı bu yapı, onun yarım asrı aşan mimarlık serüveninin, tüm arayışlarının ve tecrübelerinin vardığı nihai sonuçtur. Selimiye, devasa tek kubbesiyle yarattığı kesintisiz iç mekanı, göğe uzanan zarif minareleri ve kusursuz oranlarıyla, sadece Osmanlı mimarisinin değil, dünya mimarlık tarihinin de en görkemli başyapıtlarından biri olarak kabul edilir.
Bir Sultanın Rüyası, Bir Dehanın Meydan Okuması
Kanuni Sultan Süleyman’dan sonra tahta çıkan oğlu Sultan II. Selim, babasının ve dedelerinin İstanbul’da yaptırdığı anıtsal camilere yaraşır, hatta onları aşan bir eserle kendi mührünü tarihe vurmak ister. Bu amaçla, imparatorluğun en büyük mimarı olan Sinan’ı görevlendirir. Rivayete göre, Sultan Selim rüyasında Hz. Muhammed’i görmüş ve ondan Kıbrıs’ın fethinin şükrü olarak Edirne’ye bir cami yaptırması emrini almıştır. Bu manevi işaret üzerine Sinan, 1568 yılında, adeta tüm birikimiyle Ayasofya’nın kubbesine bir nazire (cevap) vermek ve onu aşan bir eser ortaya koymak için işe koyulur. 1575’te tamamlandığında, ortaya çıkan sonuç sadece Ayasofya’yı geçmekle kalmamış, “ideal kubbeli mekan” arayışına da son noktayı koymuştur.
Mimari Dehanın Son Sözü
Selimiye’nin her detayı, bir mimari dehanın en olgun ve en bilge çözümleriyle doludur.
“Tek Kubbe”nin Mutlak Zaferi: Selimiye’nin asıl mucizesi, 31.5 metre çapındaki devasa tek kubbesinin yarattığı etkidir. Sinan, bu dev kubbeyi, sekiz adet devasa fil ayağına (payeye) oturtmuştur. Ancak bu payeleri öyle bir ustalıkla duvarların içine gizlemiştir ki, caminin içine girildiğinde kubbe adeta gökyüzünde, havada asılı duruyor gibi görünür. İçeride, mekanı bölen, görüşü kesen hiçbir yarım kubbe, hiçbir büyük duvar yoktur. Mihrap, caminin her noktasından rahatlıkla görülebilir. Bu, Sinan’ın hayat boyu peşinde koştuğu kesintisiz, bütüncül, aydınlık ve tek bir merkezden yayılan o ilahi mekan fikrinin tam olarak gerçekleştiği andır.
Göğe Yükselen Zarafet: Minareler: Caminin dört köşesine yerleştirilmiş olan dört özdeş ve üç şerefeli minare, dünyanın en zarif ve en ince taş minareleri arasında yer alır. Bu minareler, ana kubbeyi kusursuz bir kare içine alarak yapının heybetini ve dengesini tamamlar. Edirne’nin her yerinden görülen bu minareler, Selimiye’nin ikonik siluetini oluşturur.
İç Mekân: Işık ve Bütünlük: Caminin içi, yüzlerce pencereden sızan ışıkla yıkanır. Bu aydınlık atmosfer, yapının anıtsallığına rağmen insanı ezmeyen, aksine kucaklayan ve yücelten bir etki yaratır. Kubbenin tam merkezinin altına, alışılmışın dışında bir konumda yerleştirilen müezzin mahfili, Sinan’ın mekânı ne kadar cesur ve akılcı kullandığının bir başka kanıtıdır.
Ters Lale Motifi: Müezzin mahfilinin mermer ayaklarından birine işlenmiş olan ters lale motifi, caminin en bilinen ve en sevilen efsanesidir. Rivayete göre, caminin yapıldığı arazinin sahibinin inadını ve sonradan gösterdiği pişmanlığı simgelemek için Sinan tarafından oraya işlenmiştir.
Bir Dünya Mirası
Ustalığın Tescili: Selimiye, Mimar Sinan’ın Şehzade’de başladığı, Süleymaniye’de olgunlaştırdığı mimari devrimin vardığı son noktadır. Bu eserde Sinan, sadece bir yapı inşa etmemiş, aynı zamanda geometri, mühendislik, estetik ve maneviyatı tek bir potada eriterek taşa ve mermere ebedi bir ruh vermiştir.
UNESCO Dünya Mirası: 2011 yılında UNESCO tarafından bir Dünya Mirası olarak tescil edilen Selimiye Camii ve Külliyesi, tüm insanlığın ortak dehasının bir ürünü olarak kabul edilmektedir.
Selimiye’yi ziyaret etmek, sadece bir camiye girmek değil; bir mimari dehanın aklının sınırlarında gezinmek, bir imparatorluğun estetik zirvesine tanıklık etmek ve insanın inançla neler başarabileceğinin en görkemli kanıtının önünde saygıyla eğilmektir.
Konum
Edirne, Türkiye
İnşa Yılı
1568 - 1575, Osmanlı Sultanı II. Selim tarafından.
Mimar
Mimar Sinan
İlginç Bilgi
Mimar Sinan'ın 80 yaşını aştıktan sonra yaptığı ve "ustalık eserim" dediği bu camide, 31.5 metrelik devasa tek kubbe, sekiz adet fil ayağına oturtularak cami içinde kesintisiz, bütüncül ve aydınlık bir mekan yaratılmıştır. Bu, Sinan'ın hayat boyu süren "ideal kubbe" arayışının zirvesidir.
Ziyaret Saatleri
Cami, ibadete açık olduğundan namaz vakitleri haricinde her gün ücretsiz olarak ziyaret edilebilir. Bir dünya mirası olarak yoğun bir ziyaretçi akınına uğramaktadır.