Hindu Tapınağı Görünümlü Minare: Menara Kudus Camii

Endonezya’nın Cava adasındaki Kudus şehrinde, ziyaretçilerini ilk bakışta hayrete düşüren, adeta bir mimari bilmece gibi duran bir yapı bulunur: Menara Kudus Camii (Mescid Menara Kudus). Bu eseri dünya çapında eşsiz kılan, bir cami olmasına rağmen, minaresinin geleneksel bir İslam minaresi yerine, İslam öncesi döneme ait bir Hindu-Cava tapınak kulesi (candi) formunda inşa edilmiş olmasıdır. Bu yapı, sadece bir ibadethane değil; aynı zamanda Cava’da İslam’ı yayan dokuz evliyadan (Wali Songo) biri olan Sunan Kudus’un hoşgörü ve bilgelik dolu tebliğ metodunun taşa ve tuğlaya dönüşmüş halidir.

Bir Evliyanın Hoşgörü Dersi

Menara Kudus Camii’nin öyküsü, 16. yüzyılın ortalarında, banisi olan Sunan Kudus’un kişiliğiyle iç içedir. Wali Songo’nun en bilgili ve en saygın üyelerinden biri olan Sunan Kudus, İslam’ı yayarken yerel halkın köklü Hindu-Budist inançlarına ve geleneklerine karşı son derece saygılı ve kucaklayıcı bir yaklaşım benimsemiştir. Amacı, eski kültürü yok etmek değil, onu İslami bir ruhla yeniden anlamlandırmaktı.

Bu yaklaşımının en meşhur örneği, camiyi inşa ederken sergilediği tutumdur. Rivayete göre Sunan Kudus, Hinduizm’de kutsal bir hayvan olan ineğe saygısını göstermek için, caminin avlusuna bir inek bağlamış ve yerel Hindu halkının merakını ve sempatisini kazanmıştır. Bu saygılı jest, halkın onun etrafında toplanmasını ve yeni dini barışçıl bir ortamda dinlemesini sağlamıştır. Caminin mimarisi de işte bu hoşgörü felsefesinin bir yansımasıdır.

Mimaride Kültürel Diyalog

Menara Kudus kompleksi, İslam ve Hindu-Cava mimari unsurlarını yan yana ve iç içe sunan, eşsiz bir sentezdir.

Minare mi, Kule mi? (Menara): Caminin en ünlü unsuru, ona adını veren ve “kule” anlamına gelen minaresidir (Menara). Bu yapı, kırmızı tuğladan, Doğu Cava’daki Majapahit İmparatorluğu döneminin Hindu tapınak kulelerini (candi) birebir andıran bir stilde inşa edilmiştir. Geleneksel ezan okuma işlevinden çok, Bali’deki tapınaklarda olduğu gibi, büyük bir davulun (bedug) çalınarak cemaati namaza çağırmak için kullanıldığı düşünülmektedir. Bu, İslami bir ritüelin, yerel bir form içinde yeniden hayat bulmasıdır.

Bölünmüş Kapılar (Candi Bentar): Cami kompleksinin girişlerinde, yine Bali ve Doğu Cava tapınak mimarisinin karakteristik bir unsuru olan “candi bentar” adı verilen, ortadan ikiye ayrılmış gibi duran kapılar bulunur. Bu kapılardan geçerek cami avlusuna girmek, adeta bir inanç katmanından diğerine geçmek gibidir.

Geleneksel Cava Mescidi: Bu Hindu-Cava formlarının ardındaki ana ibadet mekanı ise, Demak Ulu Camii’nde olduğu gibi, Cava mimarisinin klasiği olan “atap tumpang” adı verilen katmanlı piramidal bir çatıya sahiptir. Bu durum, yapının İslami kimliğini Cava’ya özgü bir dille ifade ettiğini gösterir.

Endonezya İslam’ının Ruhu

Senkretizmin Başyapıtı: Menara Kudus Camii, farklı inanç ve kültürlerin birbiriyle çatışmak yerine, birbirini zenginleştirerek bir arada var olabildiği “dini senkretizm” kavramının dünyadaki en somut ve en güzel mimari örneğidir.

Sunan Kudus’un Mirası: Bu yapı, Sunan Kudus’un barışçıl, bilge ve kültürel olarak hassas İslam anlayışının en önemli anıtıdır ve onun mezarı da bu kompleksin içinde yer aldığı için, Endonezya’nın en önemli ziyaretgah (hac) merkezlerinden biridir.

Ulusal Bir Hazine: Endonezya İslam’ının o eşsiz hoşgörülü ve yerel kimliğini simgeleyen en önemli ulusal hazinelerden biri olarak kabul edilir.

Menara Kudus Camii, bir minarenin sadece göğe yükselen bir kule değil, aynı zamanda farklı kültürlere uzatılmış bir dostluk eli de olabileceğinin en dokunaklı kanıtıdır.